Gören antikacı zannediyor, onun mesleği ise bambaşka
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde çiğköfte satışı yapan Sadullah Hanedar adlı esnaf, yıllardır biriktirdiği antika eşyalarla hem dükkanını hem de evini süslüyor. Bir yandan tutkusu olan hobisini sürdürürken bir yandan da işini yapan Hanedar, sanatçı kişiliğiyle de dikkat çekiyor.
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde çiğköfte satışı yapan Sadullah Hanedar adlı esnaf, yıllardır biriktirdiği antika eşyalarla hem dükkanını hem de evini süslüyor. Bir yandan tutkusu olan hobisini sürdürürken bir yandan da işini yapan Hanedar, sanatçı kişiliğiyle de dikkat çekiyor.
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaşayan ve burada esnaflık yapan Sadullah Hanedar, küçük yaşlarda pul ve bozuk para biriktirerek antika eşyaları toplamaya başladı. Biriktirdiği eşyalarla hem evini hem de çiğköfte satışı yaptığı dükkanını süsleyen Hanedar, marangozluk bilgisi olmamasına rağmen dükkanında bulunan bütün masa ve sandalyeleri kendisi yaptı. Aynı zamanda sanatçı kimliğiyle de dikkat çeken Hanedar, dükkanının duvarlarını kendi el emeğiyle icra ettiği hat sanatıyla renklendirdi. Bunların yanı sıra boş vakitlerinde amatör olarak bağlama da çalan Hanedar, arkadaşları ve dükkanına gelen müşterilerle keyifli vakit geçiriyor. Hanedar’ın dükkanına gelerek çalan plakların eşliğinde çayını içen vatandaşlar ise nostaljik bir yolculuğa çıkıyor.
“Ağlayanına dahi rast geldik burada”
Dükkanında ve evinde Türkiye’nin dört bir yanından toplayarak bir araya getirdiği antika ürünlerin yer aldığını söyleyen Sadullah Hanedar, “Artık iş hayatından elimi çektim tamamen. Burası da atıl bir dükkanda. Yıllarca emek verip biriktirmiş olduğumuz, geçmişe dönük objeler mevcuttu elimizde. Doğaçlama, natürel, böyle bir süsleyelim dedik. Kendimizce, karınca kararınca, ‘Eskinin kıymetini bilmeyen yeniye hiçbir zaman sahip olamaz’ gibi bir düşünceyle, tamamen ticaret kafasından uzak, keyfe keder, eş, dost, akrabayla birlikte burada oturup sohbet etmek, çay içmek, yeri geliyor bağlama çalıp türküler söylemek, böyle hoşça vakitler geçirmek istiyoruz. Haricen gıda koyduk, çiğ köfte, çay ve sıcak içeceklerimiz var. Burada öyle objeler var ki Diyarbakırımızdan, Elazığmızdan, Tuncelimizden, Giresunumuzdan, Adapazarımızdan, Muğlamızdan parça parça alıp böyle yan yana getirdiğimiz antika ayarında ürünler mevcut. Kimisi geliyor buraya geçmişini hatırlıyor. Öyle insanlarla burada muhabbetlerimiz oldu ki, ağlayanına dahi rast geldik burada. İki saat tamamen her şeyi inceleyip fotoğraflayanı, anılarını tazeleyen insanlarımızla burada sohbet etme imkanı yakaladık” dedi.
“Bu bende çocukluktan başlayan, yıllarımı alan bir hobi”
Biriktirdiği eşyaları kimseye satmadığını dile getiren Hanedar, “Pikabımız var, gramofonumuz var, eski pikaplarımız var, sürekli iğne takıntısı olduğu için bunlar hassas araçlar, devamlılığını sağlayabilmek için sadece bir tanesini kullanıyoruz. Plak çeşitlerimiz çok. Bu dükkan içerisinde görünenin daha fazlası var elimizde. Fakat dükkanımız küçük olduğu için hepsini sığdırma imkanı yakalayamıyoruz. Bu bende çocukluktan başlayan, pul biriktirmek, bozuk para biriktirmekle ilerleyen, yıllarımı alan bir hobi. Birkaç arkadaşımız hediyelerde bulundu. Satın almak isteyen de oldu. Fakat prensip gereği bunları satmıyoruz. Dışarıdan bir parça obje gelirse, eğer beğenirsek, ekonomimiz doğrultusunda pazarlığını yapıp alıp, vitrinimize koyabiliyoruz” diye konuştu.
Her şeyi kendi elleriyle yapıyor
Dükkanındaki bütün malzemeleri kendi el emeğiyle yaptığını vurgulayan Hanedar, “Marangoz değiliz ama iş başa düşünce marangozluğumuzu sergiledik, kaynak işleri yaptık, kaynak da bizim işimiz değil. Duvarın dizaynı, yazılar şahsıma ait. Kendim boyadım. Bu hatlar, kendi el yazım. Biraz amatör bir şekilde kaligrafi, hat sanatı, karakalem, bağlama, maket yapımı işleriyle uğraşıyorum. Maket yapımında biraz daha profesyonel manada yaptığımız parçalarımız var. Gemiler kendi el yapımımız” şeklinde konuştu.
“Her zaman elinizdekinin kıymetini bilin”
Dükkanına gelen bir arkadaşının söylediği sözden çok etkilendiğini kaydeden Hanedar, “Elinizdekilerin kıymetini bilin. Bir arkadaşımız gelmişti buraya şöyle bir söz sarf etmişti; ‘Define arayacaksanız ilk önce kendi içinize gömdüklerinizden başlayın.’ Benim de hoşuma gitmişti, bunu da burada diğer insanlara aktarmak istiyorum. Her zaman elinizdekinin kıymetini bilin ve elinizdekilerle neler yapılabilir, geri dönüşü nasıl sağlanabilir, topluma nasıl faydalı olunabilir, bunların çalışmasını yapın” ifadelerini kullandı.