'Arap baharı sonrası Türkiye bölgede yalnızlaştı'
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Türkiye ziyaretini yorumlayan Siyaset Bilimci Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, ziyaretin Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin gerginliği açısından önemli olduğunu söyledi. Tuncer, 'Türkiye'nin Arap Baharı sonrası bölgede yaşadığı 'yalnızlaşma', Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın daha agresif hareket edebilmesine imkan tanımıştır' dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Türkiye ziyaretini yorumlayan Siyaset Bilimci Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, ziyaretin Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin gerginliği açısından önemli olduğunu söyledi. Tuncer, “Türkiye'nin Arap Baharı sonrası bölgede yaşadığı ‘yalnızlaşma', Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın daha agresif hareket edebilmesine imkan tanımıştır” dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Türkiye ziyaretinin ardından konuşan İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doç. Dr. Öğr. Üyesi Fatih Fuat Tuncer, “Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin gerginliği açısından bu ziyaret oldukça önemli. Ancak bu gerginliğin dün başlamadığını ve geçmişten kaynaklanan sorunların çözümsüzlüğü ile ilgili olduğunu bilmek gerekiyor. Onun için bu ziyaretten beklenti, yeni bir çözüm arayışından ziyade mevcut gerginliklerin azaltılması ve sorunların dondurulması olacaktır. Bunun için de Ankara ve Atina'nın karşılıklı diyaloğa açık olduklarını göstermeleri gerekiyor” diye konuştu.
“Yunanistan uluslararası konjonktürden faydalanmak istiyor”
ABD seçimleri sonrası, ABD ve Avrupa yakınlaşması yeniden gözlemlenirken, Türkiye'nin izleyeceği politikanın merak konusu olduğunu ifade eden Tuncer, “Türkiye, kimi zaman dolaylı yollardan kimi zaman da açıkça hem Avrupa Birliği hem de ABD ile yeni bir sayfa açmak istediğini deklare etti. Ancak Yunanistan'ın Deniz Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge açıklamaları, Türkiye'nin sert bir şekilde tepki vermesine sebep olmuştur. Türkiye, bu sebeple önce sahaya kendi sondaj gemilerini indirmiş, ardından Libya ile yapılan MEB antlaşması ve Mısır gibi diğer Ortadoğu aktörleri ile diyalog kanallarını yeniden çalıştırmıştır. Yunanistan'ın uluslararası konjonktürden faydalanarak oluşturmak istediği “oldubitti” politikası, Türkiye'nin ‘Mavi Vatan' politikası ile karşılaşınca gerginlik yükselmiştir” şeklinde konuştu.
“Yunanistan'ın denizlerdeki agresif genişleme politikası bölge ülkelerinin güvenliğini tehlikeye atıyor”
Yunanistan'ın bölgedeki bu politikasının sadece Türkiye'nin değil; diğer bölge ülkelerinin de aleyhine göründüğünü söyleyen Tuncer, “Örneğin Yunanistan'ın İyon Denizi'ndeki kıta sahanlığını 12 mile çıkarmak istemesi Arnavutluk tarafından büyük tepki görmüş, yine Akdeniz'deki girişimleri de sadece Türkiye'nin değil Libya ve Mısır başta olmak üzere diğer devletlerin de tepkisini toplamıştır. Yunanistan'ın denizlerdeki bu agresif genişleme politikası sadece bölge ülkelerinin güvenliğini tehlikeye atmamakta, başta AB, ABD ve Rusya gibi ülkelerin bölge politikalarını da olumsuz etkileyebilecektir” ifadelerini kullandı.
“AB ve ABD tarafından tedirginlikle izleniyor”
Biden sonrası ABD'nin Çin ve Rusya'ya karşı yeni bir çevreleme politikası oluşturmaya çalıştığından bahseden Tuncer, “Özellikle Ukrayna üzerinden başlayan tartışmanın Karadeniz üzerinden tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atabileceği gerçeği göz önüne alınırsa, Doğu Akdeniz'deki Türk - Yunan restleşmesi, AB ve ABD tarafından tedirginlikle izlenmektedir. Atlantik Cephesi'nin yeniden güçlenmeye çalıştığı bir dönemde NATO içerisindeki iki müttefikin sürekli birbirlerini tehdit etmesi, NATO'nun güvenilirliğinin de sorgulanmasına yol açacağı için Ankara ve Atina arasındaki diyaloğun sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır” dedi.
Doç. Dr. Öğr. Fatih Fuat Tuncer açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Dendias'ın ziyareti ile kuşkusuz ki yıllardır çözülmeyen sorunların bir anda çözülmesi beklenmiyor. Ancak, ABD ve AB'nin yeniden yakınlaştığı bu dönemde Türkiye'nin alacağı pozisyon Atlantik cephesi için hayati bir önem taşıyor. Bu açıdan Türkiye'nin beklentisi kendisine ABD ve AB uygulanan yaptırımların kaldırılması ve yumuşatılması, AB üyeliği konusunda AB tarafından somut adımların atılmasıdır. Özellikle vize serbestisi söyleminin yeniden medyada gündeme gelmesi ve AB tarafından Suriyeli mültecilere yönelik verilecek ekonomik destek haberleri, Haziran ayındaki zirve öncesi AB'nin Türkiye'ye yönelik olumlu bir mesaj vermeye çalıştığını göstermektedir. Türkiye'nin sahadaki manevra kabiliyetini yeniden kazanmaya çalışması ve Mısırla yapılan görüşmeler, Yunanistan'ın Türkiye ile yeniden diyalog kurma yoluna girmesine neden oldu. Hiç kuşkusuz ki bu noktada AB ve ABD'nin Yunanistan'ı bu noktada teşvik etmesi de büyük önem taşıyor. Çünkü bu zamana kadar Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi üyelik avantajlarının arkasına sığınarak AB'yi Türkiye'ye karşı bir koz olarak kullanmaya çalışmışlardır.”
Ankara'nın bölgedeki tüm aktörler ile diyalog halinde olması gerektiğinin altını çizen Tuncer, “Çünkü Doğu Akdeniz meselesi sadece Yunanistan ve Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele değildir. Türkiye'nin de son zamanlarda dış politikada yeniden başlattığı ‘herkes ile görüş' politikasına kararlılıkla devam etmesi gerekmektedir. Zira Türkiye'nin Arap Baharı sonrası bölgede yaşadığı ‘yalnızlaşma', Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın daha agresif hareket edebilmesine ne yazık ki imkan tanımıştır” dedi.