GAÜN'de Gaziantep'in kurtuluşu anlatıldı

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Uluslararası Öğrenci Ofisi ve SPARK Derneği'nin işbirliği ile sosyal uyum faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan konuşmacılığını Tarihçi-Yazar Asım Mıhçıoğlu'nun yaptığı 'Gaziantep'in Kurtuluşu' söyleşisi gerçekleştirildi.

GAÜN Cenani Konağı Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte konuşan Tarihçi-Yazar Asım Mıhçıoğlu, Antep Savunması hakkında bilgi verdi. Mıhçıoğlu, 'Antep'i işgale gelen Fransızlar ve yerli işbirlikçi Ermenilerle birlikte Antep'i teslim almaya geldiklerinde Ermeniler Fransızları Kilis yolunda sevinç çığlıkları ile karşıladılar, şimdiki Antep Lisesinin duvarına 'Ermeni Kilikya Devleti'ne hoş geldiniz' diye yazı yazdılar' şeklinde konuştu.

Asım Mıhçıoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi:

'Fransızlar bu rehavetle ve kendinden emin bir tavırla şehre girdiler. Fransızlar şehrin çok kolay teslim olacağını düşünüyordu çünkü, orduları dağılmış, silahı, yiyeceği, askeri, ordusu, cephanesi yok diye düşünüyorlardı. 21 Ocak 1920'de Fransız askerlerinin anasının peçesini açmaya çalışan Kamil'in, askerlere taşla karşılık vermesi sonucunda üç Fransız askeri tarafından süngülenerek şehit edilmesi şehirde dalga dalga yayıldı. Kamil'in şehit edilmesi şehirde ilk kıvılcımı ateşledi' şeklinde konuştu. Asım Mıhçıoğlu konuşmasını son kısmında ise, 'Antepliler, 12 Ocak 1920'de Araptar baskını ile cesaret bulmuştu. Bundan sonra 11 ay süren, nerdeyse geceli gündüzlü, çatışmalar başlamıştı. Bu çatışmalar Antep'in 8 Şubat 1921'de 'gazilik unvanı' almasına kadar sürmüş ve bu zamandan 25 Aralık 1921'e kadar süren sukut zamanı yaşanmıştı. Şubat 1921'de Londra'da Türkiye'yi işgal eden devletler arasında yapılan konferansta Fransız İşgal Kuvvetleri Komutanı Guro 'Yunanlılara daha çok destek verelim, silah verelim, para verelim artık Türkleri bitirsinler' diyen İngiliz delegelerine: Çanakkale harbinde kaybettiği sağ kolunun boş pardösüsünü sallayarak. 'Beyler, siz hayal görüyorsunuz. Türklerin işini Yunanlılar mı bitirecek? Biz, koca Fransız Devleti, o kadar askerimizle, silahımızla, donanmamızla bir Antep Sancağı ile başa çıkamadık.'