HDP önündeki ailelerin evlat nöbeti 395'inci gününde
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti eylemi başlatan ailelerin oturma eylemi 395'inci gününe girdi.
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti eylemi başlatan ailelerin oturma eylemi 395'inci gününe girdi.
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019'dan itibaren farklı kentlerden Diyarbakır'a gelerek HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 395'inci gününde devam ediyor. Oğlu Ramazan için oturma eyleminde yer alan anne Mevlüde Üçdağ, her gün eyleme katıldığını belirterek, “Evladımdan 6 yıldır haber alamıyorum ve sesini duyamıyorum. Evladımı benden koparıp götürdüler. 1 yıldan fazladır bu kapıdayım. Oğlumu almadan bu kapıdan gitmeyeceğim" dedi.
“Ben 17 yıl oğlumu PKK'ya beslemedim”
Terör örgütü PKK'ya da seslenen anne Üçdağ, "Biraz vicdana ve merhamete gelin. Ama vicdan ve merhamet sizde aranamaz. Ben oğlumdan bir haber alamıyorum bir telefon bile çok gördünüz. Ben 17 yıl oğlumu PKK'ya beslemedim. O kirli ellerinizi benim çocuğumun üzerinden kaldırın. Bende bir kadınım ve bir anneyim burada beni kendi kapılarından ölüme mahkum etmişler. Ben evladımı almadan buradan gitmeyeceğim” diye konuştu.
“Kadir İnanır ve Sezgin Tanrıkulu gelip buradaki aileler için de yürüsünler”
Oğlu Yusuf için oturma eyleminde bulunan baba Celil Begdaş da eylemin 385 gününe girdiğini, kendisinin ise 1 yıldan fazladır HDP'den çocuğunu almak için mücadele ettiğini anlattı.
Sezgin Tanrıkulu'na atıfta bulunan Begdaş, “Bu Kürt - Türk meselesi değil bu tamamen yalandır. Biz şuanda bu davada halkıyız. Buradan asla kalkmayacağız, evladımızı alıncaya kadar. HDP'lilere yönelik bir gözaltı oldu hemen yürüyüş yaptılar. Gelsinler buradaki Kürtler içinde yürüyüş yapsınlar. Kadir İnanır ve Sezgin Tanrıkulu gelip buradaki aileler için de yürüsün. Sözde insan haklarından bahsediyorlar. Sezgin Tanrıkulu'na sesleniyorum, hani sen Kürt'tün sözde burada baro başkanlığı yaptın. Hani insan hakları biz insan değil miyiz. Ben buradan asla kalkmayacağım sonuna kadar burada olacağım. Ya oğlum ya da benim ölümüm” şeklinde konuştu.